“Şüphesiz ki, Hz. İsa Aleyhisselam, yeryüzüne inecektir. Elbette onun zuhuruna yakın alametler ve fitneler olacaktır...” 1 Yukarıdaki hadiste bildirildiği gibi Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ahir zamanda Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne yeniden dönüşünden önce çeşitli alametlerin görüleceğini haber vermiştir. Hazreti İsa (as)'ın yeryüzüne dönüşünün yaklaştığını gösteren bu alametlerin neler olduğu, bizlere Kuran-ı Kerim'de, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, çeşitli İslam alimlerinin açıklamalarında detaylı olarak bildirilmiştir. Doğal afetlerin artması da bu alametlerdendir. Peygamber Efendimiz (sav)'in "...Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar olarak inecek..."2 gibi birçok hadisinde Hz. İsa (as)'ın geldiğinde yapacakları ve o dönemin özellikleri çeşitli örneklerle anlatılmaktadır. Bu açıklamalar, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık, detaylı ve içinde bulunduğumuz dönemde yaşanan gelişmelerle uyumludur. Nitekim asırlar boyunca İslam alimleri de eserlerinde Hz. İsa (as)'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi ile ilgili çok önemli yorumlarda bulunmuş, ahir zamanda nasıl bir ortam oluşacağını, bu döneme ait alametleri insanlara aktarmışlardır. Hadislerde ve İslam alimlerinin açıklamalarında vurgulanan bu alametlerden biri de doğal afetlerdir.
Son Yıllarda Artan Doğal Afetler
Doğal afetlerin son yıllarda hem sayısal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. Son 10 yılda baş gösteren iklim değişikliklerinin yol açtığı bu felaketler, bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Depremler, kasırgalar, yıldırımlar ve seller gibi doğal afetlerin artmasının, Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen hadislere göre, kıyamete yakın dönemde yaşanacak olan ahir zamanın ve Hz. İsa (as)’ın ikinci kez yeryüzüne gelişinin habercisi olması kuvvetle muhtemeldir.
Rüzgar ve Kasırgalar
Kıyametten önce 10 alamet görmeden O, kopmayacaktır. Onuncusu, insanları denize atacak olan kasırga... (Kıyamet Alametleri, s. 288) Amerika Ulusal İklimsel Veri Merkezi'nin kayıtlarına göre, 1998 yılında çok sayıda iklimsel afet meydana gelmiştir. Örneğin gözlemciler, 1998'deki Mitch Kasırgası'nın, Orta Amerika'nın tarihinde meydana gelen en kötü felaketlerden biri olduğunu belirtmişlerdir.3 26 Ekim 1998 tarihinde meydana gelen bu kasırga, Honduras ve Nikaragua'da 10.000'den fazla insanın ölümüne neden olmuştur.4 Geçtiğimiz yüzyılın son yıllarında meydana gelen en önemli iklim olaylarından diğer birkaçı ise şöyledir:
1992'de Andrew kasırgasının neden olduğu hasar yalnızca Meksika Körfezi'nde yaklaşık olarak yarım trilyon dolardır. Andrew Kasırgası, Bahamalar'da ise yaklaşık 250 milyon dolar hasara neden olmuştur. ABD'nin doğusunda 2 milyona yakın insan kasırga nedeniyle evlerinden tahliye edilmiştir.5
13 Mayıs 1996'da Bangladeş'in batısında meydana gelen fırtınalarda tahminen 500 ile 1000 arasında ölüm meydana gelmiştir. Aynı fırtınalar, 30.000 kişinin yaralanmasına ve 100.000 kişinin evsiz kalmasına neden olmuştur.
1997 ve 1998'de ABD'nin sadece iki eyaletinde meydana gelen tornadolar sebebiyle 40 kişi öldü.
Ağustos 2002'de Avrupa'nın orta ve doğu bölgelerinde etkili olan sellerde ölenlerin sayısı 114'ü bulmuştur. 21 Eylül 2003'te Güney Kore'de, son 40 yılda meydana gelen en şiddetli kasırgada ise 2 günde yaklaşık 200 kişi ölmüştür.6
Charley Kasırgası
2004’de Küba'dan sonra ABD'nin Florida sahillerini de vuran Charley Kasırgası bölgede büyük bir yıkıma neden oldu. Şiddeti beklenenden daha yüksek olan Charley Kasırgası'nın hızı, zaman zaman saatte 233 km'ye ulaşırken, Florida eyaleti felaket bölgesi ilan edildi. ABD Ulusal Hava Hizmetleri, Florida kıyılarında binaları yıkan, çatıları uçuran, ağaçları deviren, enerji hatlarını tahrip eden ve yol açtığı sellerle yolları kullanılamaz hale getiren Charley Kasırgası'nın, 1960'taki Donna Kasırgası'ndan daha güçlü bir kasırga olduğunu ve şiddet bakımından 4. kategoride yer aldığını açıklarken, 14 bin askerin arama ve kurtarma çalışmalarına katılmak üzere seferber edildiği bildirildi.7
Rananim Tayfunu
14 Ağustos 2004’te gerçekleşen ve Çin'de meydana gelen en şiddetli tayfunlardan biri olan Ranamin tayfununda ölü sayısı 164’dir. 13 saat boyunca etkili olan tayfun da yaklaşık 10 milyon kişiyi etkilemiştir. Ranamin tayfunu 2004 yılında yaşanan 14. tayfundur. Çin'de 1 ay içinde yaşanan tayfun ve sel felaketleri nedeniyle, yaklaşık 900 kişi ölürken, 27 bin kişi de evsiz kalmıştır.
17-19 Eylül 2004’de Haiti'yi vuran Jeanne kasırgasında 1890 kişi öldü, yaklaşık 850 kişi kayboldu.8
Katrina kasırgası 29-30 Ağustos 2005’de, ABD'nin güneyinde özellikle Lousiana ve Mississippi'de 1500'den fazla kişinin ölümüne neden oldu. Kasırga, ardında 3 bin 200'den fazla kayıp bıraktı.9
2006’da Filipinler’deki tayfunlarda en az 1850 kişi öldü, on binlerce kişi de evsiz kaldı. Filipinler’i son üç ayda vuran 4 tayfunun verdiği zarar 1 milyar dolar. Tayfunların en etkilisi Durian, kasım ayının sonunda Albay bölgesinde 1000’den fazla kişinin ölümüne neden olmuştur.10
15 Kasım 2007’de Bangladeş'i vuran Sidr kasırgasında en az 4 bin 400 kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı.11
Mayıs 2008 tarihinde Güney Asya ülkesi Burma'yı vuran Nergis kasırgasında ölü sayısı 10 bine ulaşırken, kayıp sayısı da 3 bin olarak açıklandı.12
Depremlerin Artması
Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır... depremler çoğalacak... (Ramuz-El Ehadis, 476/11) Hiç şüphesiz tarih boyunca insanlığı en çok etkileyen doğa olaylarından biri depremlerdir. Her an, her yerde meydana gelebilen depremler, yüzyıllar boyunca çok sayıda kişinin ölümüne ve astronomik boyutlarda maddi zarara yol açmıştır. 20. ve 21. yüzyılın teknolojik koşulları bile, depremlerin verdiği hasarı ancak belirli ölçülerde azaltabilmiştir. Yaşanan doğa olayları hakkında günümüzde yaygın olan en büyük yanılgı ise, ilerleyen teknoloji sayesinde bu doğa olaylarının önlenebileceği düşüncesidir. Tabi ki sebeplere sarılmak çok önemli ve gereklidir. Ancak bu depremleri meydana getirecek olan ve insanları bir kader üzerine ondan koruyacak olan da Cenab-ı Allah'tır. Japonya gelişmiş bir deprem teknolojisine sahiptir. Buna rağmen, 1995 yılında yaşanan Kobe depremindeki yıkımı önlemeleri mümkün olmamıştır. Japon hükümeti ve üniversiteleri tarafından, depremi önceden haber veren bir teknoloji geliştirmek için son 30 yıl içinde yaklaşık bir milyar dolar harcanmıştır. Ancak tüm bu çalışmalara rağmen, Japonya'nın büyük endüstri ve ulaşım merkezi Kobe'de yaşanan deprem hiç beklenmedik bir zarara yol açmıştır. Bu deprem sadece 20 saniye sürmesine rağmen, Time dergisinde belirtildiğine göre, 100 milyar dolar civarında zarara neden olmuştur.13 Tüm bu olaylar Peygamberimiz (sav)'in 1400 yıl önce bildirdiği şu hadisleri akıllara getirmektedir: Kıyametten önce iki büyük hadise vardır... ve sonra da zelzeleli yıllar.(Ramuz-El Ehadis, 187/2) Barınacak evler, sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız günler yaklaşmıştır. Çünkü evlerinizi depremler yıkacak... (Kıyamet Alametleri, s. 146) Anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak.... (Kıyamet Alametleri, s.166) Son birkaç yıl içinde meydana gelen büyük ve sürekli depremler, dünya kamuoyunun gündeminde devamlı olarak ilk sıralarda yer almaktadır. Amerikan Ulusal Deprem Enformasyon Merkezi verilerine göre 1999 yılında, yeryüzünde küçük veya büyük şiddette 20.832 deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerde resmi açıklamalara göre tahmini olarak 22.711 insan ölmüştür.14 Geçmişe baktığımızda ise deprem sayısının çok az olduğu görülmektedir. ABD Jeolojik Araştırma Kurumu (USGS)'nin raporlarına göre 1556-1975 arasındaki yaklaşık 400 yılda meydana gelen 5.0 ve daha büyük şiddetteki depremlerin sayısı sadece 110'dur. Aynı kurumun açıklamasına göre, 1980-2003 yılları arasında sadece 23 sene içinde meydana gelen 6.5 ve daha büyük şiddetteki depremlerin sayısı ise 1685'tir.15 Bu rakamlar, Hicri 1400 yılının başından itibaren depremlerin sayısındaki artışı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İşte bu yıkıcı depremlerden örnekler:
İran’ın başkenti Tahran’ın 1000 kilometre güneydoğusundaki Bem kentinde 26 Aralık 2003’de meydana gelen depremde 41 bin kişinin öldüğü açıklandı.16
26 Aralık 2004'de Endonezya’nın Sumatra adası açıklarında 9,1 büyüklüğünde meydana gelen deprem, bir milyon atom bombasının gücüyle birkaç dakika içinde şehirleri yerle bir etti, kara parçalarını yerlerinden oynattı. Depremde oluşan tsunami dalgalarından ötürü 283 bin 100 insan hayatını kaybetti. Yetkililer bu deprem ve tsunamisinin yaralarının en az 10 yıl sarılamayacağı düşüncesinde.17
Pakistan’ın kuzeyinde 8 Ekim 2005’de meydana gelen 7.6’lık depremde yaklaşık 74 bin kişi hayatını kaybetti. 400 bin 153 ev tamamen yıkılırken, 2.8 milyon kişi evsiz kaldı.18
Endonezya'nın Cava adasında 27 Mayıs 2006’da meydana gelen, 5700'den fazla kişinin öldüğü 6,2 büyüklüğündeki depremin 3,1 milyar dolar zarara yol açtığı bildirildi.19 Çin'de 12 Mayıs 2008 tarihinde 7,8 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Resmi rakamlara göre 70.000 kişinin öldüğü ve 118.000 kişinin yaralandığı deprem Çin'de 1976 yılında meydana gelen ve yaklaşık 250.000 kişinin öldüğü Tangshan Depremi nden sonraki şiddeti ve can kaybı en büyük olan depremdi.20 Yüce Allah'ın hidayet rehberi olarak indirdiği Kuran-ı Kerim'de de deprem ile kıyamet arasındaki ilişkiye işaret eden ayetler bulunmaktadır. Kuran-ı Kerim'in 99. Suresi'nin adı Zelzele (büyük sarsıntı, deprem)'dir. Sekiz ayetten oluşan bu surede yerin şiddetli sarsıntısı tasvir edilmekte, bunun ardından da kıyamet günü insanların diriltilecekleri ve Cenab-ı Allah'ın huzurunda hesap verecekleri, zerre ağırlığınca da olsa yaptıkları işlerin karşılığını alacakları bildirilmektedir: Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman, O gün (yer) haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 1-8)
Yer Çökmeleri
(Kıyamet) alametlerinin ilki yer çökmeleridir... (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s.518) Gökten şiddetli yağmur yağıp taş binalar hariç bütün kerpiç evler yıkılmadıkça kıyamet kopmaz. (Ahmed b. Hanbel, Müsned 13/291, hadis no. 7554) - Aralık 2005 tarihinde Yemen'de meydana gelen ve 30 kişinin ölümüne sebep olan toprak kayması, başkent Sana yakınındaki küçük bir köyü yok etti. 21 - Endonezya’da şiddetli yağışların neden olduğu seller ve toprak kaymalarında ölenlerin sayısı 200’ ü aştı. 22
Şiddetli Yağmurların Yağması
Ev ve kulübe bırakmayan şiddetli yağmur yağıncaya kadar kıyamet kopmaz. (Kıyamet Alametleri, s. 253) Evlerinizi depremler yıkacak, hayvanlarınızı yıldırımlar yakıp kömüre çevirecektir. (Naim bin Hammad; Geleceğin Tarihi 4, s. 69) Şiddetli yağmurlar ve bunların sonucunda oluşan sel baskınları, insanların hayatlarını ve mallarını kaybetmelerine neden olan büyük doğal felaketler arasındadır. Özellikle son dönemlerde sel baskınları, dünyanın çeşitli bölgelerinde önemli oranda can ve mal kaybına neden olmuştur. Geçtiğimiz yıllarda Avrupa'da meydana gelen sel baskınları bunun bir örneğidir. Neredeyse tüm Avrupa'yı etkisi altına alan şiddetli yağmurlar, nehirlerin taşmasına neden olmuş, büyük Avrupa şehirlerinde dahi pek çok bölge sular altında kalmıştır. Seller sonucu oluşan felaketlerden diğer bazı örnekler şunlardır:
2002 senesinde Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te iki ay etkisini sürdüren mevsimsel muson yağmurlarının yol açtığı felaketlerde ölenlerin sayısı yaklaşık 900 olmuştur. Çin'de ise Ağustos 2002'de şiddetli yaz yağmurlarının yol açtığı sel ve toprak kaymalarında ölenlerin sayısı 1000'e ulaşmıştır.23 Çin'de 2003 yılında aşırı yağışların yol açtığı sellerde 1911 kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı. Çin'in Shaanxi eyaletinde, Ağustos ayından bu yana sellerde 123 kişinin öldüğü veya kaybolduğu, 200 bin evin de yıkıldığı açıklandı.24
Ağustos 2006 tarihinde Muson yağmurlarının yol açtığı seller nedeniyle Hindistan’da bir haftada 187 kişi yaşamını yitirdi. Bölgede 800 bine yakın kişi de evsiz kaldı.25
4 Kasım 2007 Meksika'da, 1 hafta boyunca etkili olan sellerden ötürü evleri yıkılan veya kullanılamaz duruma gelen kişi sayısının 500 bini bulduğu belirtildi. Çok sayıda insan evlerinin çatısında mahsur kaldı. Tabasco eyaletinin topraklarının yaklaşık yüzde 80'ini sular altında bırakan sellerin ardından Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon, sellerin, Meksika tarihinin en şiddetli felaketlerinden biri olduğunu söyledi.26
Haziran 2008 tarihinde ABD'nin Iowa eyaletindeki büyük şehirlerinden Cedar Rapids, sel sularının altında kaldı. 125 bin nüfuslu şehrin büyük bölümünü, tehlikeli şekilde yükselen Cedar Nehri yuttu. Bir demiryolu köprüsü çökerken, yaklaşık 3 bin ev sular altında kaldı.27
Eylül 2008 tarihinde Şili’nin güneyinde etkili olan ülkedeki son 40 yılın en şiddetli yağışlarında, yüzlerce evin hasar gördüğü ve binlerce kişinin mahsur kaldığı bildirildi.28 Ev ve kulübe bırakmayan şiddetli yağmur yağıncaya kadar kıyamet kopmaz. (Kıyamet Alametleri, s. 253) Evlerinizi depremler yıkacak, hayvanlarınızı yıldırımlar yakıp kömüre çevirecektir. (Naim bin Hammad; Geleceğin Tarihi 4, s. 69) Şiddetli yağmurlar ve bunların sonucunda oluşan sel baskınları, insanların hayatlarını ve mallarını kaybetmelerine neden olan büyük doğal felaketler arasındadır. Özellikle son dönemlerde sel baskınları, dünyanın çeşitli bölgelerinde önemli oranda can ve mal kaybına neden olmuştur. Geçtiğimiz yıllarda Avrupa'da meydana gelen sel baskınları bunun bir örneğidir. Neredeyse tüm Avrupa'yı etkisi altına alan şiddetli yağmurlar, nehirlerin taşmasına neden olmuş, büyük Avrupa şehirlerinde dahi pek çok bölge sular altında kalmıştır. Seller sonucu oluşan felaketlerden diğer bazı örnekler şunlardır:
2002 senesinde Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te iki ay etkisini sürdüren mevsimsel muson yağmurlarının yol açtığı felaketlerde ölenlerin sayısı yaklaşık 900 olmuştur. Çin'de ise Ağustos 2002'de şiddetli yaz yağmurlarının yol açtığı sel ve toprak kaymalarında ölenlerin sayısı 1000'e ulaşmıştır.23 Çin'de 2003 yılında aşırı yağışların yol açtığı sellerde 1911 kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı. Çin'in Shaanxi eyaletinde, Ağustos ayından bu yana sellerde 123 kişinin öldüğü veya kaybolduğu, 200 bin evin de yıkıldığı açıklandı.24
Ağustos 2006 tarihinde Muson yağmurlarının yol açtığı seller nedeniyle Hindistan’da bir haftada 187 kişi yaşamını yitirdi. Bölgede 800 bine yakın kişi de evsiz kaldı.25
4 Kasım 2007 Meksika'da, 1 hafta boyunca etkili olan sellerden ötürü evleri yıkılan veya kullanılamaz duruma gelen kişi sayısının 500 bini bulduğu belirtildi. Çok sayıda insan evlerinin çatısında mahsur kaldı. Tabasco eyaletinin topraklarının yaklaşık yüzde 80'ini sular altında bırakan sellerin ardından Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon, sellerin, Meksika tarihinin en şiddetli felaketlerinden biri olduğunu söyledi.26
Haziran 2008 tarihinde ABD'nin Iowa eyaletindeki büyük şehirlerinden Cedar Rapids, sel sularının altında kaldı. 125 bin nüfuslu şehrin büyük bölümünü, tehlikeli şekilde yükselen Cedar Nehri yuttu. Bir demiryolu köprüsü çökerken, yaklaşık 3 bin ev sular altında kaldı.27
Eylül 2008 tarihinde Şili’nin güneyinde etkili olan ülkedeki son 40 yılın en şiddetli yağışlarında, yüzlerce evin hasar gördüğü ve binlerce kişinin mahsur kaldığı bildirildi.28
Yıldırımların Çoğalması
Kıyametin yaklaştığı sırada yıldırımlar o kadar çoğalacak ki, insanlar (birbirlerine şöyle) diyecekler: "Dün kime yıldırım isabet etti?" Onlar da (şöyle) cevap verecekler: "Dün falan ve filan (kimseleri) yıldırım çarptı." (El-Hakim, Müstedrek, 4/444) Hadis-i şeriflerde, yıldırımların artmasının da kıyametin alametlerinden biri olduğu haber verilmiştir. Tam da hadiste belirtildiği gibi, yıldırım düşmesi nedeniyle can ve mal kaybının artması, son yıllarda sıkça rastlanan bir durum olmuştur. Bu kayıplar çoğu zaman haberlerde yer almaktadır. 1998 yılında Kongo'da futbol sahasına düşen yıldırım neticesinde, sahada maç yapan futbolcuların ölümü bu örneklerden biridir. Benzer bir şekilde, Meksika'da futbol sahasına düşen yıldırım nedeniyle 2001 yılında 6 kişi, 2008 yılında ise 2 kişi hayatını kaybetmiştir. 29 Bunlar dışında da yıldırım düşmeleri pek çok insanın ölümüne ve hayvanların telef olmasına yol açmaktadır.
Sonuç: Hz. İsa (As)’ın ve Hz. Mehdi’nin Kutlu Dönemi Hızla Yaklaşıyor
Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez geleceğini daha önceki sayılarımızda Kuran-ı Kerim ayetleri ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in hadis-i şerifleri ışığında ele almıştık. Bu yazımızda da bu gelişin yakın olduğunun alametlerinden doğal afetleri detaylı olarak açıkladık. Hz. İsa (as)'ın gelişi ve bu kıymetli peygamberimizle karşılaşmak, tüm insanlık için çok büyük bir nimet, Allah'tan çok büyük bir lütuftur. Hz. İsa (as) geldiğinde masum, tertemiz ve nurlu yüzüyle, hikmetli, akıllı ve isabetli konuşmalarıyla hemen dikkati çekecek, dünya üzerindeki tüm insanlar hayatlarında ilk kez en yüksek insani vasıflara sahip mübarek bir peygamber göreceklerdir. Onun doğumu, hayatı, Allah Katına alınışı ve yeryüzüne ikinci kez gelişi gibi, bu gelişten sonraki hayatı da Allah'ın izniyle mucizelerle dolu olacaktır. Tüm insanlar onun üstün ahlakına ve benzersiz aklına hayran olacaklardır. Onun söylediği her söz, her hareket hikmetli, aldığı her karar isabetli ve Allah'ın ilhamı ile olacaktır. En önemlisi de Hz. İsa (as) geldiğinde Hz. Mehdi ile birlikte, yaşadıkları tüm zorluklara; sayılarının çok az olmasına, kendilerine yardımcı olunmamasına ve hatta onlara karşı olumsuz faaliyetler yürütülmesine rağmen, Allah'ın izniyle gerçek İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Dünya, bu mübarek şahıslar gelmeden önce nasıl zulüm ve haksızlıkla doluysa, onlar geldikten sonra, Rabbimiz'in izniyle, adalet, barış, güvenlik ve bereketle dolacaktır. Hz. İsa (as)'ın ikinci kez gelişiyle İslam ahlakının hakim olacağı bir hadiste şöyle bildirilmiştir: "İslamdan başka (hiçbir dini) kabul etmeyecek... Din müçtehid (yol gösteren) olacak... Allah'tan başka hiçbir kimseye ve hiçbir şeye ibadet edilmeyecek.." (Ruhu'l Meani, 7/60) Unutmamak gerekir ki, bu yazıda incelediğimiz alamet, bize, çok kutlu bir dönemde yaşadığımızın hatırlatıcısıdır. Asırlardır beklenen bu tarihi müjde –Cenab-ı Allah'ın izniyle- gerçekleşmek üzeredir. Bu durum ise, samimi olarak iman eden tüm insanlar için büyük bir şevk ve heyecan kaynağıdır. Allah'ın samimi olarak iman edenlere vaadi, onları da kendilerinden öncekiler gibi "yeryüzünde güç ve iktidar sahibi" kılmasıdır. Bu vaad, Nur Suresi'nin 55. ayetinde şöyle haber verilir: Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55) Son yıllardaki kasırga, fırtına, tayfun ve hortum gibi felaketler, seller, depremler ve tsunami dalgalarının yaptığı büyük tahribatlar dünyanın birçok yerinde yıkıcı zarara neden olmuştur. Tüm bunlar, kıyamete yakın dönemde yaşanacak olan ahir zamanın ve Hz. İsa (as)’ın ikinci kez yeryüzüne gelişinin önemli birer işaretidir. (En doğrusunu Cenab-ı Allah bilir.) Seller dahil olmak üzere 1990-2000 arasında meydana gelen doğal afetlerin sayısı, 1900-1940 yıllarında meydana gelenlerden 7 kat daha fazla olmuştur. 30 Hz. İsa (as), Allah'ın, doğumundan itibaren mucizevi bir yaşamla nimette bulunduğu ve peygamberlik makamıyla şereflendirdiği kutlu bir elçisidir. Allah bu mübarek peygamberin, "dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardan" olduğunu bildirerek onu cennetle müjdelemiştir. (Al-i İmran Suresi, 45) İşte bu nedenle yeryüzüne ikinci kez gelecek olan bu mübarek peygamberi, tüm insanlığın olabilecek en güzel şekilde karşılaması gerekmektedir. Samimi iman sahiplerinin Hz. İsa (as)'ı tanıması Cenab-ı Allah’ın izniyle son derece kolay olacaktır. Hz. İsa (as), alametlerinden hemen tanınacaktır. Sahip olduğu üstün akıl ve hikmetle diğer insanlardan ayrılacaktır. Tanınmak için hiçbir ispata gerek duymadan tanınabilecektir. Kısacası Hz. İsa (as) yaptığı işlerle kendisini tanıtacaktır. İnkarcı sistemleri, insanları din ahlakından uzaklaştıran ideolojileri fikri bir mücadele ile yenecektir. Vahiyle hareket eden bir peygamber olduğu için, kolaylıkla insanları din ahlakından uzaklaştırmak isteyen kişilerin sistemlerini etkisiz hale getirecek, kurulan düzenleri bozacak, tuzaklarını geçersiz kılacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder