Araba egzozu, sigara dumanı, güneş ışınları, çevre kirliliği, yiyecek ve içeceklerdeki koruyucular ve katkı maddeleri sürekli olarak hücrelere saldırarak onlara zarar verirler. Bu da kanser, kalp hastalıkları gibi önemli hastalıkların oluşma riskini oldukça büyük bir oranda arttırır. Ancak vücutta yaşanan bu yıpratıcı etkilerin önlenmesi de yine Cenab-ı Allah’ın yaratma ilminin örneklerinden biri ile mümkün olmaktadır: Antioksidanlar… İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda yaşanan çarpıcı teknolojik gelişmeler, birçok yönden insan hayatını kolaylaştırırken, aynı zamanda birçok yeni zararlı maddeyi de beraberinde getirmektedir. Hemen hemen her gün maruz kalınan bu çok sayıdaki zararlı madde ise bir süre sonra vücuda zarar veren oksidanların (okside olmuş moleküllerin) oluşmasına neden olmaktadır. Tıp dünyasında üzerinde en çok çalışma yapılan konulardan biri bu oksidanların sebep olduğu zararları önlemenin ve sağlıklı yaşam sürdürmenin yollarıdır. Koruyucu hekimlik alanında sürdürülen çalışmalarda, doğal sebze ve meyvelerin insan vücudundaki etkisi her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Sebze ve meyvelerle alınan antioksidanların, hücrelerin deforme olmasına neden olan oksijenin ve vücuda giren zararlı maddelerin etkisine karşı koruyucu bir kalkan oluşturması bunun en önemli nedenidir.
Antioksidan Nedir?
Antioksidanlar, vücut hücreleri tarafından üretildiği gibi, gıdalarla da alınan bir grup kimyasal maddedir. Yapılan araştırmalar sonucu meyve ve sebzelerde antioksidan görevi gören yaklaşık 4000'den fazla bileşik olduğu saptanmıştır. Bunların arasında ise özellikle A, C ve E vitaminleri, çinko, selenyum, koenzim Q10 ve melatonin; kanser, kalp hastalıkları, felç ve katarakt gibi hastalıkları önlemekte ve yaşlanma sürecini yavaşlatmaktadır. Ancak bu noktada belirtilmelidir ki, antioksidanlar oluşmuş hastalığın tedavisini değil, hastalıkların önlenmesini sağlamaktadır.
Antioksidanlar Yaşlanma Sürecini Nasıl Yavaşlatır?
Antioksidanlar, hücrelere ve bağışıklık sistemine saldıran ve “serbest radikaller” diye adlandırılan moleküllere karşı koruyucu bir kalkan oluştururlar. Böylece serbest radikallerin yıkıcı etkilerini engeller, pek çok hastalığa ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincir reaksiyonları önlerler. Vücut için büyük risk oluşturan bu serbest radikallerin oluşumuna ise, petrokimya ürünleri, X ve UV ışınları, sigara dumanı, hava kirliliği hatta yiyecek ve içeceklerde bulunan koruyucular ve katkı maddeleri gibi bazı bileşikler neden olmaktadır. Serbest radikallerin bir başka ortaya çıkma nedeni de oksijendir. Her ne kadar tüm hayati fonksiyonlar için gerekli olsa da, solunum yoluyla vücudumuza giren oksijenin insan sağlığı için tehlikeli bir yanı da bulunmaktadır. Oksijen olmadan besin yoluyla alınan ve tüm hayati fonksiyonlar için gerekli olan enerjinin açığa çıkması mümkün değildir. Ancak tıpkı oksijenle temas eden bir metalin zamanla paslanması gibi oksijenin hücrede kullanılması sırasında çevredeki moleküller de okside olabilir. Bu şekilde ortaya çıkan ve kontrol altında tutulamayan serbest radikaller hücrenin protein, yağ ve genetik materyal gibi önemli maddelerine saldırır. Hücre harap olurken kimyasal reaksiyonlar zinciri başlar ve bu reaksiyonlar sonunda da daha çok serbest radikal ortaya çıkar. Ayrıca insan vücudu yaşlandıkça antioksidan savunma sistemleri de gücünü sürekli kaybeder. Hücrelerin kendi kendini tamir etme özelliği azalır. Tüm bu yıpratıcı gelişmeler sonucunda ise kanser, kalp hastalığı gibi hastalıkların riski artar. Vücutta her gün yaşanan bu yıpratıcı etkinin ortadan kaldırılmasının en etkin yolu ise ancak Yüce Allah'ın benzersiz örneklerle donattığı doğadaki sebze ve meyvelerin tüketilmesidir.
Sağlığı da Hastalığı da Veren Allah'tır
Hastalığı insanları denemek için vesile kılan Cenab-ı Allah, bu hastalıkların tedavi yöntemlerini de var etmiştir. Ayrıca insanları yaratan Rabbimiz, "O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir." (Mülk Suresi, 14) ayetinde bildirildiği üzere onların neye ihtiyaçları olduğunu da en iyi bilendir. Bu gerçek, sebze ve meyvelerde de tecelli etmektedir. Yediğimiz tüm yiyecekleri yaratan Cenab-ı Allah, yaşamımız boyunca ihtiyaç duyduğumuz tüm vitaminleri de bu yiyecekler içinde var etmiştir. Aynı zamanda vücudumuzda da üretilerek cildi koruyan, halsizliği ve hafıza zayıflığını önleyen antioksidanlar, Allah'ın insanların sağlıklı yaşaması için kusursuzca yarattığı nimetlerden bazılarıdır. Bir Kuran-ı Kerim ayetinde şöyle bildirilmektedir: ”Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız…” (Nahl Suresi, 18)
Antioksidanlar Hakkında Önemli Bilgi
Bazı uzmanlara göre antioksidan üretimi 25 yaşından itibaren yavaşlamaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaşlarda daha fazla ek antioksidan alınmalıdır. Sebzeler ve meyveler pişirilince antioksidan değerleri azalır. Bu nedenle buharda pişirme yöntemi en uygun olanıdır. Antioksidanlar yalnızca sebze ve meyvelerde bulunmaz. Zeytinyağı, soya yağı gibi bitkisel sıvı yağlar, fındık, tüm tahıllar, buğday ve tohumu, kahverengi pirinç, soya fasulyesi, mercimek, balık yağı ve selenyum açısından zengin olan balıkta da bulunur.
Neden koyu renk sebze ve meyveler antioksidanyönünden daha zengindir?
Sebze ve meyveler de insanderisi gibi güneşin zararlı etkilerinden korunmak için pigmentlerini artırırlar. Bunun sonucunda ise renkleri koyulaşır. Sebze ve meyvelerin asıl antioksidan özellikleri ise pigment kısımlarında bulunur. Bu nedenle bir sebzenin rengi ne kadar parlak ve koyuysa o kadar antioksidan özellik taşıyor demektir. O, gökten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır. (En’am Suresi, 99)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder