Cenab-ı Allah’ın yarattığı tüm canlılarda ve sistemlerde olduğu gibi toprağın içinde de kusursuz bir düzen vardır. Rabbimiz, kullarına en güzel nimetleri bağışlamak için mikroorganizmaları vesile ederek toprağı verimli kılmış, bu eşsiz örtüden insanın damak zevkine ve vücudunun ihtiyacına birebir uyan mineral ve vitamin kaynağı rızıklar sunmuştur. Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni Jüpiter'dir. Kütlesi Dünya'nın 318 katı kadar olan Jüpiter, bir gaz gezegendir. Delici bir soğuğun hüküm sürdüğü, üzerinde yüzlerce yıl süren korkunç fırtınaların yaşandığı, manyetik alanı ile her canlıyı anında öldürebilecek bir gezegenin böyle olmasının en büyük nedeni üzerinde kaya veya toprak olmaması yani sadece gazdan meydana gelmesidir. Dünyamız ise toprağın var olduğu ve bu toprağın içinden sayısız yiyeceklerin çıktığı, nimetler dolu bir gezegendir. Toprağın insanlar için ne kadar büyük bir nimet olduğunu sadece bu örneğe bakarak bile anlayabiliriz. Cenab-ı Allah Kuran ayetlerinde toprağın insanlar için önemli bir yaratılış delili olduğunu şöyle bildirmektedir: “Ölü toprak kendileri için bir ayettir; Biz onu dirilttik, ondan taneler çıkarttık, böylelikle ondan yemektedirler. Biz, orada hurmalıklardan ve üzüm bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinde pınarlar fışkırttık: Onun ürünlerinden ve kendi ellerinin yaptıklarından yemeleri için. Yine şükretmiyorlar mı?” (Yasin Suresi, 35)
Topraktaki Kompleks Yapı
Dış görünüşündeki sadeliğin aksine, toprak oldukça kompleks bir yapıya sahiptir ve kendi içinde dev bir ekolojik sistemi barındırır.
İçindeki Düzen
Allah'ın yarattığı tüm canlılarda ve sistemlerde olduğu gibi toprağın içinde de kusursuz bir düzen vardır. Örneğin, toprakta periyodik olarak kuruma ve nemlenme olayları gerçekleşir. Bunun yanı sıra toprakta bulunan parçacıkların toprak içinde devamlılığını sağlayan iki şart bulunmaktadır; nemlenme-hidrasyon ve kolloidler. (kil mineralleri, demir ve magnezin kolloidal oksitleri, organik maddeler) Toprakta yaşayan mikroorganizmaların ve solucanların çıkardığı salgılar ise toprağın devamlılığını sağlayan diğer önemli faktörlerdir.
Toprağın Sıcaklığı
Toprağın sıcaklığı, içindeki ve üzerindeki yaşamın varlığı için çok büyük önem taşımaktadır. Toprağın içindeki mikroorganizmaların faaliyetleri, organik maddelerin parçalanması, kimyasal olayların devamı, toprağın uygun nem ve sıcaklıkta olmasıyla mümkün olmaktadır. Bir başka deyişle, toprak donarsa içindeki tüm yaşamsal faaliyetler de sona erer. Toprağın sıcaklığı ise güneşten gelen enerjinin tutulmasına ve yansımasına bağlıdır. Isının tutulması toprağın çeşidi ile yakından ilişkilidir. Örneğin koyu renkli topraklar enerjinin %80'ini tutarken, açık renkliler %30'unu tutmaktadır. Toprağın ısınma ve soğuma kapasitesi renginden başka, içerdiği su miktarına ve yüzeyini örten organik maddeler ve bitki örtüsüne de bağlıdır. Bu nedenle toprağın nem oranının artması sıcaklığının artmasında çok büyük bir öneme sahiptir.
Toprakta Suyun Tutulması T
oprağın içinde bulunan suyun varlığı, bitkilerin yetişmesi, biyolojik faaliyetler ve bunların devamlılığı, ayrışma ve iyon alış-verişlerinin sağlanması için çok büyük bir önem taşımaktadır. Bir başka deyişle içinde su bulunmayan toprakta hayat yoktur. Topraktaki suyun kaybedilmeden tutulması son derece önemlidir. Toprağın içinde belli miktarda bulunan suyun oluşturduğu toprak çözeltisi besin elementlerini taşıyan yararlı bir çözeltidir. Cenab-ı Allah Kuran'da şu şekilde bildirmiştir: "Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir." (Hadid Suresi, 4) Toprakta suyun tutulması iki işlemin devreye girmesi ile gerçekleşir. Bunlardan ilki adhezyon olarak adlandırılır. Adhezyon; katı toprak parçacık yüzeylerinin suyu çekme kuvvetidir yani toprağın yüzeyinin suyu çekme işlemidir. Su, toprak parçacıklarının iç ve dış yüzeyinde bulunan elektriksel alanlardaki elektrostatik kuvvetlerle tutulmaktadır. Havadaki tozlarda bile bulunan bu su, çok az hareket eder. Bu nedenle bitkiler için faydalı değildir. Bitkiler de bunu bilircesine bu suyu bünyelerine almazlar. Diğer işlem ise kohezyon olarak adlandırılır. Adhezyondan farklı olarak, su moleküllerinin birbirini çekme işlemidir. Su molekülleri arasındaki hidrojen, iyonu bağlayıcı görev görür ve böylece kohezyon suyu toprak parçacıklarını bir film gibi sarar. Adhezyon suyuna göre hareketli ve enerjisi de fazladır. Toprakta suyun tutulması suyun toprak içindeki basıncına bağlıdır. Suya doymuş topraklardaki su, basınç altındadır. Böylece gözeneklerdeki su yüksek basınçtan alçak basınca doğru yerçekiminin de etkisiyle kolaylıkla akmaktadır. Bu yüzden bu topraklarda belli aralıklarla açılan çukurlar ile suyun basıncı düşürülür. Suya doymuş olmayan topraklarda ise suyun hareketi çok yavaştır ve genelde toprak parçacığını saran film tabakasındadır. Sizler için hazırladığımız bu yazımızda vurgulanan her bilgi göstermektedir ki, dilediği herşeyi dilediği anda ve benzersiz bir şekilde yaratan Cenab-ı Allah, bir avuç toprakta bile bize Kendi varlığının ve benzersiz yaratışının delillerini göstermektedir. Haşr Suresi’nde buyrulduğu gibi, Cenab-ı Allah her şeyi en güzel şekilde yaratmaktadır: “O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
Bir Kuran Mucizesi: Toprağın Titreşip Kabarması ...
Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir. (Hac Suresi, 5) Yukarıdaki ayette "titreşir" olarak çevrilen kelimenin Arapçası "ihtezzet"tir ve bu kelime "harekete geçmek, canlanmak, titreşmek, kıpırdamak, kımıldamak, bitkinin harekete geçmesi ve uzaması" anlamlarına gelir. "Kabarır" olarak çevrilen "rebet" kelimesi ise "artmak, fazlalaşmak, kabarmak, büyümek, gelişmek, (bitkinin) yükselmesi, erzak sağlamak, şişmek, içi hava dolmak" anlamlarına gelir. Ayette geçen bu kelimeler yağmur esnasında, toprağın moleküler yapısındaki değişiklikleri en uygun kelimelerle tarif etmektedir. Ayette tarif edilen hareketlilik, yerkabuğunun depremler sırasında olduğu gibi toplu hareketinden farklıdır ve toprağı oluşturan parçacıkların titreşmesi olarak ifade edilmektedir. Toprak parçacıkları birbiri üzerine geçen katmanlardan oluşur ve su bu katmanların arasına nüfuz ettiğinde, toprak parçacıklarının hacimce büyümesine, kabarmasına sebep olur. Ayette haber verilen aşamalar bilimsel olarak şu şekildedir:
Toprağın titreşmesi:
Toprak yağmur suyunu yeteri miktarda emdiğinde, toprak parçacıklarının yüzeyinde oluşan elektrostatik yük, dengesizliğe sebep olur, ki bu da parçacıkların titreşmesine yol açar. Bu titreşim parçacıkların elektriksel yükü dengelenene kadar devam eder. Toprak parçacıklarının hareketlenip titreşmesi su parçacıklarıyla çarpışmasından da kaynaklanır. Su parçacıklarının hareketi belli bir yönde değildir. Her yönden çarpan su, toprak parçacıklarının yerlerini değiştirmesine sebep olur. Bu hareketlilik günümüzde "Brown hareketi (Brownian movement)" olarak bilinen ve 1827'de Robert Brown adında İskoçyalı bir botanikçinin tarif ettiği mikroskobik parçacıkların hareketliliğidir.(1 Brian J. Ford, "Brownian Movement in Clarkia Pollen: A Reprise of the First Observations", The Microscope, 1992, vol. 40, no. 4, ss. 235-241; (Brian J. Ford, "Brownian Movement in Clarkia Pollen: A Reprise of the First Observations", The Microscope, 1992, vol. 40, no. 4, ss. 235-241) Brown, yağmur damlaları toprağa düştüğünde, toprak moleküllerinde bir tür silkelenme ve titreşim meydana getirdiğini keşfetmiştir.
Toprağın kabarması:
Yağmur yağdığında farklı yönlerden gelen su damlaları, toprak parçacıklarının titreşmesine, böylece su emerek hacimlerinin genişlemesine yol açar. Çünkü su bol miktarda olduğunda toprak parçacıklarının arasındaki mesafe artar. Bu boşluklar su parçacıklarının ve erimiş iyonların toprağın içine girişine olanak sağlar. Su ve suyun içinde erimiş şekilde yer alan diğer besleyici maddeler katmanlar arasında yayılır. Bu da toprak parçacıklarının hacminde büyümeye sebep olur. Dolayısıyla bu parçacıklar toprağı canlandırmak için gereken su deposu olarak işlev görürler. Yerçekimine rağmen suyun sızmadan, toprak parçacıkların katmanları arasında depolanması Cenab-ı Allah'ın insanlar üzerindeki sonsuz rahmetinin örneklerinden biridir. Eğer toprağın suyu tutma özelliği olmasaydı ve toprakta bu mineral depoları oluşmasaydı, su toprağın derinliklerine sızacak ve bitkiler kısa zamanda ölecekti. Ancak Rabbimiz toprağı çeşitli ürünler çıkmasını mümkün kılacak özelliklerle birlikte yaratmıştır.
Toprağın ürün vermesi:
Topraktaki su yeterli miktara ulaştığında, tohumlar aktif hale gelir ve basit besleyici elementleri emmeye başlarlar. Gittikçe gelişen bitkiler, su ihtiyaçlarını 2-3 ay boyunca bu depolardan elde ederler. Kuru toprağa yağmur düştüğünde oluşan olaylar, yukarıdaki ayette üç aşamalı olarak anlatılmaktadır: Toprağın titreşmesi, toprağın kabarması ve toprağın ürün vermesi. Görüldüğü gibi Kuran Kerim'de günümüzden 14 yüzyıl önce bildirilen bu aşamalar, bilimsel açıklamalarla tam bir paralellik içindedir. Bir başka ayette ise ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: “Ölü toprak kendileri için bir ayettir; Biz onu dirilttik, ondan taneler çıkarttık, böylelikle ondan yemektedirler.” (Yasin Suresi, 33)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder